26 Kasım 2012 Pazartesi

BİTKİ ÇAYLARI




Bitkiler içerdikleri bileşiklerin etkilerine göre 3 gruba ayrılılırlar.
·         Kuvvetli etkili bitkiler
Kuvvetli bileşenler içermektedirler ve çay olarak kullanılmaları tehlikelidir.
·         Orta etkili kuvvetli bitkiler
Uygun miktarlarda kullanıldığında tehlike içermeyen çaylardır.
·         Zayıf etkili bitkiler
Kuvvetli maddeler içermezler ve uzun süre tüketilebilirler.

YÜKSÜK OTU: Kuvvetli etkili bitkilerdendir.Çay olarak kullanılması tehlikelidir. Yüksük otu kalp kasının kuvvetle kasılmasına neden olan dijitoksin adında bir madde içermektedir.
Not: her bitkinin çayı olmaz.Kuvvetli bileşen içeren bitkilerin çayı tercih edilmemelidir.
ACAİ ÜZÜMÜ(ACAİ BERRY): Meyveleri kullanılır. Antioksidan etkisi vardır fakat antioksidan meyveler sıralamasında ortalarda yer alır. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
ADAÇAYI(SAGE): Yaprakları kullanılır. Ostrojen hormonunu arttırır. İştahı artırır. Hazımsızlık şikayetlerinde kullanılır. Gargara olarak bağaz ağrılarında ve faranjitte kullanılmaktadır.
ALTIN ÇİLEK(PHYSALİS,CAPE GOOSEBERRY): İçerdiği karotenoitler nedeniyle antioksidan olduğu düşünülmektedir fakat tam anlamıyla yapılmış bilimsel bir çalışma yoktur. Meyveleri tüketilir. Zayıflatıcı etkisini gösteren hiçbir çalışma yapılmamıştır sadece orta derecede bir antioksidan etkiye sahiptir.
ANASON(ANİSE): Tohumları kullanılmaktadır. Hassas kişilerde görülebilecek alerjik reaksiyonlar haricinde yan etkisi gözükmemektedir. Hazımsızlık ve gaz giderici etkisi vardır. Aynı zamanda iştah kaybı giderici etkiside vardır.
ARDIÇ(JUNİPER): DİÜRETİK etkisi vardır. Uzun süreli kullanımı böbreklerde tahrişe yol açabilir. Hamilelerde plesantanın tutulumunu engeller ve düşüklere sebeb verebilir. Kan şekerini düşürücü etkisi vardır fakat kullanılırken düzenli şeker ölçümleri yapılmalıdır.
AYVA(QUİNCE): Tohumu kullanılır. Ayva çekirdeklerinde bulunan siyanogenetik glikozitlerin yatıştırıcı etkisi bulunmaktadır.Fazla tüketilmesinde zehirlenmeye yol açabilmektedir.Aynı zamanda ayva  müsilaj içerir.
BAMYA ÇİÇEGİ(RED SORREL): Ülkemizde yetişmemektedir.İslam kültüründe karkadeh olarak bilinir. Spor yapan kişilerde sıvı elektrolit dengesinin sağlanması için önerilir. Hafif müshil etkiye sahiptir ve iştah arttırıcıdır.
CİVAN PERÇEMİ(YARROW): Safra akışını arttırır. Özellikle adet dönemlerinde ağrı kesici ve ödem giderici olarak kullanlır. Çiçeği ve dalı kullanılır. Kan sulandırıcı etkisi vardır ve kesinlikle hamilelere önerilmez. Tansiyon ilaçları ile etkileşime girebilir.
DEREOTU TOHUMU(DİLL): Mikroplara karşı etkili olduğu kanıtlanmıştır. Mide asitliğini azatlığı ve mide mukozasını koruduğu anlaşılmıştır.
EKİNEZYA(ECHİNACEA): Bağışıklık sistemini arttırıcı etkisi vardır.Toprak üstü kısmı kullanılır. Papatya ailesinden gelir ve papatyaya alerjisi olanların kullanmaması önerilir. Üst solunum yollarında koruyucu ve tadaviye yardımcıdır.
FESLEĞEN(BASİL): Toprak üstü kısmı tüketilir. Sindirimi kolaylaştırır. Hamilelikte kullanılmaz.
FRENK KİMYONU(KARAMAN KİMYONU): Halk arasında anne sütünü arttırıcı bir etkiye sahip olduğu söylenir.
GİNKGO: Yaprak kısmı tüketilir. Pıhtılaşmayı önleyici ve antioksidan etkilere sahiptir. Kan sulandırıcı ilaçlarla tüketilmemelidir.
GİNSENG KÖKÜ: Yorgunluk, bitkinlik gibi durumlarda bağışıklık sistemini güçlendirir. Kan sulandırıcı ve kandaki şekeri düşürücü etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Şeker ilacı kullanan kişiler kontrollu kullanmalıdırlar çünkü kan şekerinde aşırı düşmeler yapabilir.
GOJİ: Eski çin kaynaklarında yaşlanmayı geciktirici etkisi vardır. Yapılan çalışmalarda vucutta yaşlanmaya bağlı hasarları geciktirici etkisi vardır fakat bu çalışmalar hayvanlar üzerinde yapılmıştır herhangi bir insan üzerinde yapılmış bir çalışma yoktur.
HİNDİBA(CHİCORY): Hafif safra sökücüdür ve sindirimi kolaylaştırır. Karaciğer dostudur.
NAR: Kuvvetli bir antioksidandır.kalp ve dolaşım üzerine etkileri bulunmaktadır.
REZENE(FENNEL): Bağışıklık sistemini arttırır. Sindirim sistemini düzenleyici etkisi bulunmaktadır. Hamilelerde kullanılması önerilmemektedir.
SARI KANTARON: Kullanılan ilaçlarla etkileşim haline geçebilirler bu yüzden doktorunuz ve beslenme uzmanınızın kontrolünde tüketiniz.
BEYAZ ÇAY: Siyah ve yeşil çaya göre daha az kafein içermektedir bu yüzden kafein az tüketmek isteyen çay tiryakileri için iyi bir seçenektir. Yüksek antioksidan içermektedir.
YABAN MERSİNİ:İyi bir antioksidan kaynağıdır. Kan şekeri düzenlenmesinde önerilmektedir.

YASEMİN ÇİÇEĞİ: Hoş kokusu nedeni ile çaylara koku vermek için kullanılır.
ZENCEFİL: hamilelik dönemlerinde 1 gr’ın üzerinde kullanılması önerilmemektedir. Mide bulantısında kullanılmaktadır. Damar sağlığı üzerine etkileri bulunmaktadır.

                                                                                                      BESLENME VE DİYET UZMANI
                                                                                                                      SERCAN ÜNAL

23 Kasım 2012 Cuma

PROFESYONEL SPORCU BESLENMESİ




Profesyonel sporcularda yapılan spor türüne ve sporcunun kişisel özelliklerine(yaş,boy,kilo,antreman süresi ve sıklığı vb.) uygun olarak yeterli ve dengeli beslenmesi sporcuyu başarıya götürecek en önemli etmenlerdendir.
Spora Uygun Beslenmenin Faydaları
·        Performansında artışlar gözlenir.
·        Konsantre bozukluğu yaşamazlar.
·        Vücut yağ oranları istenilen seviyenin üzerine çıkmaz.
·        Beslenmeye bağlı sağlık problemlerinden korunurlar.
Sporcu Nasıl Beslenmelidir ?
Profesyonel sporcu genel olarak karbonhidrattan zengin besinlerle beslenmelidir. Bunun yanında yeterli miktarda protein,yağ, vitamin ve minerali alması gerekmektedir. Karbonhidrat alımı sporcuda glikojen depoları açısından büyük önem taşımaktadır. Bunlarla birlikte sıvı alımını da üst seviyede tutması gerekmektedir.
Vücuda Enerji Alımı
Tükettiğimiz besinlerle vücudumuza cho ,  protein ve yağ alırız. Alınan bu besin grupları farklı enerjiler içermektedir.
1 gr karbonhidrat…………………………………… 4 kkal
1gr protein……………………………………………. 4 kkal
1 gr yağ………………………………………………… 9 kkal
Profesyonel Sporcuda BKİ
Profesyonel sporcularda beden kitle indeksi tam bir görterge olmamaktadır. Beden kitle indeksi 24.9 un üzerinde olup yağ oranı çok düşük sporcular vardır. Buna bağlı olarak profesyonel sporcuda beden kitle indeksine bakmaktansa vücut yağ ve kas oaranlarına bakmak çok daha doğru bir gösterge olucaktır.


Sporcunun Enerji Gereksinimi
Sporcunun enerji gereksinimi yapılan spora,antreman süresine,antreman sayısına ,müsabaka dönemlerine,kilosuna, boyuna ve vücut bileşenlerine bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. Sporcunun gün içinde yapılan spor türüne ve kişisel özelliklerine bağlı olarak 1800 kkal ile 5000 kkal arasında değişmektedir.
Enerji Dengesi
Vücudun harcadığı enerji kadar vücuda enerji alımıdır. Bu durumda vücutta herhangi bir kilo kaybı ya da kilo alımı gözükmemektedir. Alınan enerjinin karbonhidrat, protein ve yağdan gelen yüzdeleri büyük önem taşımaktadır.
Profesyonel Sporcuda Uygun Yağ Oranı
Erkek sporcuların vücutlarındaki yağ oranı kadın sporcuların vücutlarındaki yağ oranına göre daha azdır. Profesyonel erkek sporcularda vücut yağ oranı %6 ile %15 arasında iken profesyonel kadın sporcularda bu yağ oranı % 20 oranına kadar çıkmaktadır. Erkeklerde minimum %5 kadınlarda ise % 12 minimum yağ oranı kabul edilir.
Profesyonel Sporcuda Diyet
Diyet yapacak olan profesyonel sporcu bunu ya sezon başında yada aralarda yapmalıdır. Müsabaka dönemi yapılan diyetler sporcunun performansına ve sağlığına etki edebilir. Mutlaka bir beslenme uzmanı kontrolünde diyet yapmalı ve beslenme programı hazırlanmalıdır.
Profesyonel Sporcu Beslenmesinde CHO
Karbonhidrat sporcularda temel enerji kaynağıdır fakat basit karbonhidrat yerine kompleks karbonhidrat tüketimini önermekteyiz. Alınan karbonhidrat karaciğerde glikojene çevrilerek karaciğerde ve kaslarda depo edilmektedir. Sporcunun glikojen depoları ne kadar dolu ise performansı da o oranda yüksek olmaktadır. Normal diyette cho oranı diyet ile alınan enerjinin %50-%55 arasında iken profesyonel sporcularda bu oran %60-%65 ler de bulunmalıdır ve bazı durumlarda %70 e kadar çıkartabilmekteyiz.
.
Karbonhidrat Yüklemesi
Kastaki glikojen depolarını yükseltmek ve daha yüksek performans elde etmek için yapılmaktadır. Ağır müsabaka öncesi antremanların azaltılıp diyet ile alınan karbonhidrat oranının arttırılmasıdır.
Profesyonel Sporcu Beslenmesinde Protein
Sporcularda yeterli protein alımı kas ve doku yapımı adına büyük öenm taşımaktadır.Spor yapmayan kişilerde protein gereksinimi 0.8-1 gr/kg iken spor yapan kişilerde bu oran 1.2 ile 1.6gr/kg a kadar çıkmaktadır. Protein yeterli miktarda alınmalıdır. Fazla protein alımı üre oranını yükselteceği için sıvı kaybı yaratabilmektedir.
Profesyonel Sporcu Beslenmesinde Yağ
Alınan diyette yağdan gelen enerji oranı %25 ler de tutulmaktadır. Profesyonel sporcuda diyette yağdan gelen enerjiyi % 15 in altına düşürmemekteyiz.
Vitamin
Yağda eriyen (a,d,e,k) ve suda eriyen vitaminler olarak ikiye ayrılmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenen sporcularda dışarıdan ek vitamin takviyesine gerek yoktur. Vitaminlerin vücutta enerji oluşuma etkileri bulunmaktadır.
Mineral
Sporcu beslenmesinde minerallerin kas kasılması, sinir iletimi ve buna benzer birçok önemli rolü bulunmaktadır. Özellikle bayan sporcularda kalsiyum ve demir gibi minerallerin eksikliği sıklıkla görülmekte ve buna bağlı sağlık sorunları yaşanmaktadır.
Kalsiyum Eksikliği
Kalsiyum vücudumuzda kalp kasılmasında ,kemik gelişiminde, kan pıhtılaşmasında ve hücre mebran geçişlerinde görevlendirilmektedir. En iyi kalsiyum kaynakları süt ve ürünleri, fındık, fıstık, yeşil yapraklı sebzeler vb.


Demir Eksikliği
Demirin vücudumuzda hücrelere oksijen taşıma görevi bulunmaktadır. Kaslar oksijen olmadan enerji üretememektedir. Demir en çok karaciğer,kırmız et, pekmez vb. bulunmaktadır. Sporcuların belirli zamanlarda kandaki demir oranları kontrol edilmelidir.
Sıvı Alımı
Sıvı dengesini korumak için yeterli miktarda sıvı alınması gerekmektedir. Sıvı alımının performansı etkileyici etkisi de bilinmektedir. Sporcular egzersiz öncesinde, esnasında ve sonrasında yeterli miktarda sıvı almalıdırlar. Sıvı alımı her zaman üst seviyede tutulmalıdır. Egzersizden 3 saat öncesinde 400 ml sıvı alımı önerilmektedir. Egzersiz zamanlarında ve hemen sonrasında 15 er dakikalık aralarla 200 cc sıvı alımı ile sıvı dengesi korunmalıdır.

Profesyonel Sporculara Öneriler
  Sigara ve alkolden uzak durulmalı
  Yeterli sıvı alınmalı
  Yeterli ve dengeli beslenmeli
  Aç karnına antreman yapılmamalı
  Müsabaka öncesinde sindirimi kolay yiyecekler seçilmesi gerektiği
  Kompleks karbonhidratla beslenmeli
  Günlük en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketmeli
  Aşırı stresten uzak durulmalıdır.
  Sıklıkla kandaki minerallere bakılmalıdır
                                                                                      BESLENME VE DİYET UZMANI
                                                                                                SERCAN ÜNAL

22 Kasım 2012 Perşembe

TROİD HASTALARINA BESLENME TÜYOLARI


TROİD ve BESLENME
·        Karbanhidratlı besinleri az tüketmeye özen gösterin.
·        Glisemik indeksi düşük besinleri tercih edin.
·        Haftada en az 2 kere omega-3 oranı yüksek balık tüketiniz.
·        Sigara ve alkolden uzak durunuz.
·        Günde 2-2.5 litre su tüketmeye özen gösteriniz.
·        Günlük düzenli egzersiz yapınız. Egzersiz troid bezinizin daha iyi çalışmasını sağlamaktadır.
·        Katı yağlardan uzak durmaya özen gösteriniz.
·        Kafeinli içeceklerden uzak durunuz.
·        Öğünlerinizde fazla karbonhidrat ve fazla enerji almamaya özen gösteriniz.
·        3 ana ve 3 ara öğün almaya özen gösteriniz.
·        Hazır meyve suları yerine meyve tüketmeyi tercih ediniz.
·        Doktor kontrolünde kandaki selenyum oranlarınıza göre selenyum desteği alınız.
·        İyot oranı düşük olan kişiler soya fasülyesi ve soya ürünlerinden uzak durmaya özen göstermelidir.
·        Troid ilaçlarının alındığı öğün soya kesinlikle alınmamalıdır.
·        Klor ve flor oranı yüksek su tüketmeyiniz.
·        Düzenli sebze ve meyve tüketilmelidir.
·        Akşamları hafif yemekler tercih edilmelidir.
·        Haftada en az 1 kez kurubaklagil tüketmelisiniz.
·        Yağ oranı yüksek besinlerden uzak durmaya özen gösteriniz.
·        Guatrojenik besinler olan brokoli, turp, lahana çeşitleri , karnabahar ,hardal otu ve şalgam troid hormonunun çalışmasını azaltmaktadır.

21 Kasım 2012 Çarşamba

METABOLİZMAYI HIZLANDIRICAK 6 ALTIN ADIM


METABOLİZMAYI HIZLANDIRICAK 6 ALTIN ADIM
Vücudumuzun yaşamsal fonksiyonlarını sürdürebilmesi ve hücre içi kimyasal reaksiyonların oluşabilmesi için gerekli olan enerjiye bazal metabolizma hızı denilmektedir.  Bazal metabolizma yaşa ,cinsiyete  ,hormonal rahatsızlıklara , menopoz ve andropoz gibi hormonal değişikliklere , yanlış yapılan diyetlere , hipotroidi ve fiziksel aktivitedeki düşüşlere bağlı olarak yavaşlamalar yaşayabilmektedir. Bazal metabolizma hızının üzerinde alınan enerji yükü vücutta yağ olarak depolanmakta ve kilo alışını hızlandırmaktadır. Bu sürece dur demek için bazal metabolizma hızımıza uygun bir beslenme programı uygulamalı ve sağlıksız yapılan diyetlerden kaçınmalıyız.

BAZAL METABOLİZMAYI HIZLANDIRAN 6 ALTIN ADIM
·         Su tüketiminizi arttırın
Günlük su tüketiminizi 10 su bardağı seviyesine çıkarın. Su tüketiminizdeki artış bazal metabolizma hızınızı arttırarak daha kolay kilo vermenizi sağlamaktadır. Su içmek için susamayı beklememeliyiz.
·         Ana ve Ara Öğünlerinize Önem Veriniz
Beslenmenizi ana ve ara öğünler üzerine düzenlemelisiniz. Kişisel özellikleriniz ve yaşam şartlarınıza bağlı olarak günlük 6-8 öğün beslenmelisiniz. İyi bir kahvaltı ile güne başlayıp yeterli ve dengeli bir öğle yemeği ile devam etmeli ve akşam öğünlerini daha hafif besinlerden oluşturmalısınız. Ana öğünler arasında mutlaka ara öğünleri almalı ve alım miktarlarına dikkat etmelisiniz.
·         Fiziksel Aktivitenizi Arttırınız
Günlük 40 dakikanın üzerinde yürüyüş yapmaya çalışarak yağ yakımını hızlandırınız. Yoğun iş temposunda spora zaman bulamayanlar araçlarını daha uzağa park edebilir yada otobüsten 1 durak önce inerek fiziksel aktivitelerini arttırabilirler.
·         Baharat ile Hem Lezzet Verin Hem de Metabolizma Hızınızı Arttırın
Baharat tüketiminizi arttırarak hem yemeklerinize lezzet katabilir hem de bazal metabolizma hızınızı %5 oranında hızlandırabilirsiniz.
·         Vücudumuzdaki Kas Oranını Arttırmalıyız
Yeterli ve dengeli bir beslenme beraberinde fiziksel aktivitemizi de arttırarak vücudumuzdaki yağ oranını düşürmeli ve kas miktarını arttırmalıyız. Vücudumuzda kas oranının artması bazal metabolizma hızımızı arttırarak daha kolay kilo vermemizi ve daha fazla enerji harcamamızı sağlar.
·         Sağlıklı Protein Kaynakları ve Kalsiyum Tüketin
Beslenmenizde haftada 2 gün balık 2 gün derisiz tavuk ya da hindi 1 gün yağsız kırmızı et ve 2 gün kurubaklagil tüketmeye özen gösteriniz. Beslenmenizde süt ve süt ürünleri miktarını arttırarak kalsiyum alımını arttırabilirsiniz. Süt ürünlerine alerjik reaksiyon gösterenlerde ve laktoz intoleransı gelişenlerde kalsiyum kaynağı olarak belirli miktarlarda badem, ıspanak, brokoli ve asma yaprağı önerebilirim.

                                                                                                        Beslenme ve Diyet Uzmanı
                                                                                                        Sercan ÜNAl

Diyabet(Şeker Hastalığı) ve Beslenme


DİYABET VE BESLENME
Tüm dünyada diyabet hastalarının oranı hızla artmakta ve bu artışa sebep olan faktörler arasında  genetik faktörler ve beslenme ön plana çıkmaktadır. Diyabetin tip-1 ve tip-2 olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır. Tip-1 diyabette daha çok genetik faktörler ön plandayken tip-2 diyabette beslenme ön plandadır.  Şeker hastalığı kandaki şekerin yükselmesi ve bu yükselmenin kalıcı olması ile ortaya çıkan ve diyabet teşhisi konulmuş bireylerde ömür boyu devam eden bir hastalıktır. Bu süreçte diyabet hastasının doktor ve diyetisyen kontrolü olması gerekmektedir. Kandaki şekeri hücrelere taşıyan hormonumuz insülin hormonudur. İnsülin hormonu pankreastan salgılanır ve kandaki enerji kaynağımız olan şekeri hücrelerin içine taşır. Tip-1 ve tip-2 diyabette insülin özellikleri farklıdır.
Tip-1:  Tip-1 diyabette vücudumuzda ya çok az yada hiç insülin üretilmez ve dışarıdan almak zorunda kalınır.
Tip-2: Tip-2 diyabette vücudumuzda yeterli miktarda insülin üretilir fakat bu insülin işlevini tam anlamıyla yapamamaktadır.
Vücudumuzda pankreastan insülin yapılır fakat dokular bu insüline karşı direnç oluştururlarsa bu durumu insülin direnci olarak adlandırmaktayız. Diyabetin tedavi ile sonlandırılan türü olan gestasyonel diyabet hamilelin dönemi bireylerin karşılaştığı diyabet türü olup hekim ve diyetisyen kontrolün de  hamilelik sonrasında ortadan kalkmaktadır.

Diyabet-Şeker Hastalığı Nedenleri
Tip-1 Diyabet                                                                                            
Genetik Faktörler (Kalıtım)                                                                                                                    Pankreastan insülin salgılanamaması                                                            
Pankreas Hastalıkları                                                                               
Tip-2 Diyabet                                                                                                                 
OBEZİTE                                                                                                                   
 Genetik faktörler
 Hipertansiyon   
 Stres
 4KG Üzeri bebek doğumları
 Yaş                                                                                                                   
 Kandaki şekerin durumuna bağlı olarak vücudumuzda hiperglisemi ve hipoglisemi dediğimiz kan şekeri  değişiklikleri yaşanmaktadır.

HİPOGLİSEMİ
Kan şekerinin düşüklüğüne hipoglisemi denilmektedir. Hipoglisemi yetersiz ve dengesiz besin alımı,  vücudun  ve aşırı fiziksel aktivite durumlarına bağlı olarak gözükebilir.
Belirtileri ;
Aşırı açlık hissi, bulanık görme, baş dönmesi, terleme, sinirlilik hali, baş ağrısı, halsizlik

HİPERGLİSEMİ
Kandaki şekerin yükselmesine hiperglisemi denilmektedir. Hiperglisemi aşırı besin alımı, vücudun insülin üretememesi vb. durumlarda gözükmektedir. Hipergliseminin susama, nefes darlığı,iştahsızlık,yorgunluk vb belirtileri olmaktadır. Uzun süreli yüksek şeker devam ederse göz problemleri, yaralar, cinsel problemler,duyularda azalmalar,kalp ve damar hastalıkları vb sorunlarla karşı karşıya kalınmaktadır.
Diyabet Hastalarında Beslenme
Beslenme diyabet hastalarında özellikle tip-2 diyabet için büyük önem taşımaktadır. Tip-2 diyabetli hastaların %75 inin BKİ oranı 24.9 un üzerindedir. Buna bağlı olarak tip-2 diyabetli hastalarda kilo kaybı olmasının büyük önemi vardır fakat diyabet hastaları diyabete özel ara öğünler ve besinler ile hazırlanmış olan özel diyet listelerini uygulayarak kilo kaybı yaşamalıdırlar. Diyette kan şekerindeki oynamaları önlemek amacıyla hazırlanan ara öğünlere uyulması büyük önem taşımaktadır. Alınan enerji harcanandan kesinlikle fazla olmamalıdır. Alınan posa oranı arttırılmalıdır çünkü posa alımının kandaki şeker düzeyi üzerinde olumlu etkileri vardır. Posa alımı kan şekerini yavaş yükselterek şekerin ani oynamalarına engel olur. Gerektiğinden fazla kolesterol alımı yapmamalı ve diyetin yağdan gelen enerjisini kontrol altında tutulmalıdır. Beslenmelerinde 3 ana ve en az 3 ara öğün mutlaka yapmalıdırlar.
Diyebet Beslenmesi Yasakları
·         Basit şeker
·         Şeker ve şekerli tatlılar
·         Bal,pekmez,reçel,vb.
·         Sakatatlar (karaciğer,beyin,dalak vb.)
·         İçeriğini bilmediğimiz hazır gıdalar.
·         Kabuklu deniz ürünleri
·         Kuru yemişler
·         Et ve tavuk suları
·         Kavurma ve benzeri pişirme yöntemleri
·         Cipsler,yağlı kekler
·         Tüm yağlı gıdalar (yağlı et,mayonez,soslar,krema,kaymak vb.)
·         Kuyruk yağı,margarin,tereyağı ve iç yağlar
Kan Parametreleri
AKŞ(AÇLIK)……………………………………………………………………………..70-120 mg/dl
TKŞ(TOKLUK)…………………………………………………………………………. 140 mg/dl altı
HbA1c…………………………………………………………………………………….%6.8 in altı

Not: Diyetisyeninizin ve hekiminizin önerdikleri haricinde tatlandırıcı kullanmayın.

                                                                                                                     Beslenme ve Diyet Uzmanı
                                                                                                                           Sercan ÜNAL


19 Kasım 2012 Pazartesi

Lazerlerin emilim ve dalgaboyu ilişkisi

Dermatolojide Lazerlerin dalgaboyuna göre dağılımı:
1-Ultraviyole lazerler
2-Orta Kızılötesi
3-Uzak Kızılötesi Lazerler
4-Görünür Dalga boyunda olan Lazerler: 
4a)Yeşil ve sarı renkli milisaniye atımlı lazerler
4b)Kırmızı ve yakın kızılötesi milisaniye atımlı lazerler
Yakın kızılötesi lazer ışınları en derin penetrasyonun izlendiği dalga boyuna sahiptir. (700-1200nm) Bu dalga boyundaki ışınlar, kan ve melanin tarafından düşük düzeyde absorbe edilir. Yakın kızılötesi lazerler; Alexandrite, diode ve Nd:YAG lazerlerdir.





Epilasyonda IPL'in (Yoğun Atımlı Işık) Etkinlik ve Güvenilirliğinin Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi

Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği; Türkderm özel sayı 2012-46.sayı-2


Epilasyonda IPL'in (Yoğun Atımlı Işık) Etkinlik ve Güvenilirliğinin Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi
İlgen Ertam, Ezgi Erçal, İdil Ünal, Sibel Alper
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Deri Ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye

Amaç: İstenmeyen kıllara yönelik tedaviler her geçen gün artmakta ve başarı sonuçları değişkenlik göstermektedir. Bu araştırmada amaç, epilasyonda IPL yönteminin etkinlik ve yan etkilerinin değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntem: Kıllanma şikayetiyle başvuran ve IPL yapılan 90 hastanın sonuçları retrospektif olarak incelendi. Uygulama yüz, boyun, aksiller, bikini, sternum, periareolar alan, kol ve bacaklara yapıldı. Epilasyon işlemi için Intense Pulse Light (L900 A&M, France) aleti kullanıldı. Sonuçlar klinik iyileşme (%0-25, 25-50, 50-75, 75 ve üzeri) ve hasta memnuniyetine (çok memnun, orta memnun, az memnun, memnun değil) göre değerlendirildi. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS 15.0 programında Ki-kare testi kullanıldı.
Bulgular: Doksan hastanın 88 (%97,8)?i kadın, 2 (%2,2)?si erkek idi. Yaşları 15-55 (33,62±11,11) arasında değişmekteydi. Hastaların %13,3?ünde polikistik over sendromu saptandı. Uygulanan seans sayısı ortalama 6,5 (2-11) idi. Tüm lokalizasyonlarda hastaların %53,2?sinde %50-75 arası iyileşme elde edildi ve %53.2?si tedaviden orta derecede memnun olduklarını ifade ettiler.
Sonuç: Hastalarımızda, epilasyon için uygulanan IPL yöntemi?nin güvenli ve orta derecede etkili olduğu bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Epilasyon, tedavi, yoğun atımlı ışık

Daha detaylı bilgi için link den faydalanabilirsiniz.



http://www.turkderm.org.tr/jvi.aspx?pdir=turkderm&plng=tur&un=TURKDERM-62534&look4=

"Yavaş Estetik Prensibi" nedir?

OSHO sözlerinden biri:
"Bu içsel simyadır: bir sorunu kabul edersen kaybolur ve eğer o sorunla bir çatışma yaratırsan, sorun giderek büyür. Hayat, küçük şeylerden ibarettir, ama eğer küçük şeylere mutluluk katabilirsen, toplamı muazzamdır. O yüzden her şeyi neşeyle yap ve her şey bir duaya dönüşsün. Coşkuyla yap.Olumsuzluklar seni rahatsız etmesin. Bir mum yakabilirsin ve karanlık kendiliğinden kaybolur."
Çok hızlı düşünmeye zorlandığımız, hızlıca kararlar verdiğimiz ve teknolojinin içinde bazen kaybolduğumuz son dönemlerde; nereden mutlu olacağımızı, kendimizi nasıl kabullendiğimizi ne güzel anlatmış bu sözle!
Güzellik dünyası da buna uyum sağlamaya çalışıyor artık. Doğal görünen ve içeriği doğal olan herşey ilgimizi çekiyor. Başka birşeye benzemeyen ama yine bizi ortaya çıkaran klinik uygulamalar da daha çok soruluyor, takip ediliyor. İşte burada yeni bir estetik prensibi karşımıza çıkıyor...

Neler uygulanıyor; son trendler neler?
*Peelingler: Yüzeyel glikolik asit peelingler ve doktor tarafından uygulanan orta derinlik peelingleri
*Tüm yüze uygulanan hyaluronik asitler
*Dermaterapiler
*Radyofrekans
*CO2 fraksiyonel lazerler
*ND YAG gençleştirme lazerleri(remodeling olarak da isimlendiriliyor)

Dışardan yapılan bu müdahaleler, doğal kalmamızı hedefliyor: asıl amaç cildin kendi kendine onarımını arttırmak! Her cilt tipine ve yaşa göre bu uygulamaların değerlendirilmesi gerekiyor.





 

9 Kasım 2012 Cuma

Parfüm ve kış sebzeleri

Selam, Özlem bu hafta içinde Karnıbahar yemeği yaptı. A bu arada bir detayı geçmemek gerek; diyetisyenimiz Sercan Bey, mutfak denetimini komple üstlendi! Zayıf olanlar kilo alacak, kilolular zayıflayacak.
Takdir etmek gerek; Özlem'in yemeklere göz kararı koyduğu yağın yaklaşık beşte birini geri aldırmayı başardı. Bu ikna kabiliyeti ile yağsız tuzsuz yemekler bizi mi bekleyecek? Lezzetli olan şeyler neden hep sağlıksızdır diye sorarız ya hep, alışınca bu soru akla gelmiyormuş:)) Yaşayarak netleştim bu konuda.

Karnıbahar pişen gün, o muhteşem kokunun tüm gün bizi terk etmesi için bildiğimiz tüm yöntemleri denedik. Sonra yemekte aklımıza bir soru takıldı: bütün kış sebzeleri kokulu mu oluyor, yoksa bu bir tesadüf mü? Karnıbahar, lahana, pancar, brokoli, pırasa, kereviz.. başı çekenlerin hepsi muhteşem kokular verirler.

Karnıbahar yemeğinin çıkmayan kokusu, nasıl oluyor da hiçbir parfümde yakalanamıyor? Lükse giren, bolca paralar harcadığımız parfümlerin kokusu  neden kolayca terkediveriyor? Anlamak zor...

Versace Crystal Noir: Duygusal, hoş ve seksi kadının kokusu..Bu kokuyla yeni tanıştım; Donatella Versace demiş ki: büyüleyici bir parfüm; insanı ruh gibi sarıyor...Eşsiz, hassas ve ısrarlı.Aşırı kadınsı oryantal/çiçeksi esansa sahip.....parfümün şişesi, elmasın ışıltısından esinlenerek yaratılmış; son derece görkemli. Siyah elmasa benzeyen kapağı oldukça iddialı; kullanıcısını bir prensesmiş gibi hissettiriyor.

Tamam; parfümüm çok güzel, kokusunada bayılıyorum; ama karnıbahar kokusunu geçemedi işte! karnıbaharı anlatmak için Versace kadar birşeyler söyleyemem; zaten sizde biliyorsunuz. Ama 1-0 önde olan bizim bildiğimiz karnıbahar....

Hyaluronik asit enjeksiyonu hakkında bilmeniz gerekenler

ELLE kasım 2012 sayısında Anti aging dosyası ile çok sayıda bilnmeyen, bildiğimiz ya da yanlış bildiğimiz konular hakkında bilgileri biraraya getirdi. Özellikle bu gibi uygulamaları merak edenleri bu yazıdan mahrum bırakmak istemedim. Bazı detaylar oldukça güzeldi.

2012 yılı ilk aylarında meme estetiğinde kullanılan protezler hakkında skandal boyutta gelişen haberlerle; pekçok ilgili kimse strese girdi ve yeni ameliyatlar için de şüpheyle yaklaşıldı Fransa sağlık ürünleri güvenliği bürosu(L'Afssaps) Fransa'da her yıl uygulanan 600 bin enjeksiyonun yüzde 0.1-1 oranında istenmeyen ciddi sorunlar doğurdunu bu sayıda Elle bizimle paylaştı.

Enjeksiyon öncesi neler yapılmalı
1- Güvendiğiniz ve müdavimi olduğunuz uzmana başvurunuz
2- Vücut tarafından emilebilen ürünler dışında başka bir ürün tercih etmeyin
3- Daha önce geçirdiğiniz tüm estetik operasyonları doktorunuza söylemeyi sakın unutmayın
4- Güvenilir markaları tercih edin

Enjeksiyon Sonrası neler yapılmalı
1- Doktorunuzla konuşarak mutlaka bir estetik karnesi oluşturun
2- En ufak bir beklenmeyen etki gördüğünüzde mutlaka doktorunuza haber verin
3- Eğer karnenizi kaybederseniz doktorunuzdan yenisini isteyin.

İçerikleri yukarıda da söylediğim gibi bu sayıda bulabilirsiniz. Hiç uygulama tecrübesi olmayanlar için bile başlangıcın nasıl olacağına dair fikriniz oluşacaktır.

Benim ana tavsiyem:

Kullanılan ürünlerin sıkı denetimleri alt etmiş olabileceğini de unutmayın ve araştırmanız için doğru kaynakları bulmaya çalışın.

Sağlıklar